Öyle bir seyir defteri…

Akregator

30 Ekim 2004 Cumartesi, 13:37

Denedim…

Güzel bişi. Tek tek haber sitelerinden RSS feed’lerini belirliyorsun, senin için belirli aralıklarla çekiyor, sen de cici bir arayüzle okuyabiliyorsun.

Öte yandan böyle cici ve sürekli çalışacak bir program için çok fazla bellek yiyor. Doğru düzgün bişiler açık değilken bile yaklaşık 20 MB bellek götürmesi oha dedirtti… (Gereken KDE servislerini doğal olarak saymıyorum). Arada bir kullanılacak olsa problem değil ama şööle tadını çıkarmak için sürekli açık bırakıp, belli aralıklarla git kendini güncelle deyip, üstüne de haberleri arşivlemek gerek :-). Bunun bir beta olduğunu, ileride daha insaflı bir bellek kullanımı olacağını umarak removepkg diyorum…

(Haber özetinin üzerine tıkladığımda kendi içinde Konqueror da açtı. Derlerken yok diye ağlamıştı, nereden buldun bakiim…)

Gezegen | Yorum Yok »
 

Çeşitlemeler

30 Ekim 2004 Cumartesi, 12:26

Her konuya ayrı başlık açmaktan bayınca, olayı artık başlık bağımsız hale getirdim (heyt baa).

Şu günlüğü public değilse belki parolayla girilen bir yere koyma fikri nispeten kabul edilebilir gelmeye başladı. Mystra sonumuzu hayır etsin…

Elaine teyzenin Krallar ve Danışmanlar serisini bitirdim. Güzel dünyaydı ama tabii ben cinsim, arada takıldıklarım olmadı diil….

Genel | Yorum Yok »
 

Şimdi nereye yelken açıyoruz?

30 Ekim 2004 Cumartesi, 11:37

Aslında şimdi nereye çufçufluyoruz yazmak geldi sonradan aklıma ama sanki yelken daha bir özgür geldi bana… Yelkeni hava doldurur, denizde gidersin falan. Karaya bağımlı olmaktan çok mu sıkıldım ne…

Haldır huldur kasetlerden video kaydedip, dvd ve divx’e çeviriyorum. Evek hala, vcd olayına bir çözüm bulamadım. Transcode’un o modülü göçüyor, sanki mjpegtools’dan. Bir de bir eski sürümü ile deneyeceğim.

Koray’la konuşuyordum… Aslında hazır sıcakken şu video encoding dokümanına girişilable. Demişken zaten bir de sunucuları toplu bir upgrade’i lazım… Apache’nin yenisi, MySQL’in yenisi çıktı.

Tabii şu vcd işini tez elden çözmek en iyisi… Dvd ve divx’i, yani aslında daha zor olanları hallettikten sonra yazık yaw.

Genel | Yorum Yok »
 

Red… Vital

30 Ekim 2004 Cumartesi, 09:45

Sabah sabah dayadım King Crimson’ı kulaklarıma… Dün gece idi niyetim, Minimum Vital sonrası ama uyumaya karar vermiştim. Red, Fallen Angel, gidiyoruz bakalım… özlemişim.

Minimum Vital de ayrı bir vaka. Pek güzel çalıyor amcalar enstrümantal olarak. Giderek İdris’in zevklerine mi adapte olmaya başladım nedir… Gerçi o Minimum Vital’i de fazla! melodik bulabilirdi. Fransız iki kardeş (Payssan kardişler) başını çekiyor grubun. İlk albümleri 1985′te çıkmış. 1999′a kadar 5 albüm çıkarmışlar, sonra da grubu dağıtıp kendi başlarına Vital Duo adıyla devam etmişler. 2001′de çıkarttıkları albümde (ki elimde yok) tüm parçaları kendileri çalmışlar, bir de bu yıl albümleri çıkmış (netekim o da yok – eşşeeek… bulsana bana yaa).

Didem’le de sık sık konuştuğumuz gibi Internet yokken biz napiyorduk yaw, nasıl ediyorduk bu bilgileri.

Bu arada Krallar Danışmanlar serisine (hani şu Büyücüavcısı ile başlayıp Selgeçidi ile devam eden, şimdi Büyücüsavaşı’nı okduğum) son noktaya yaklaşıyos. Birazdan çıkıp bahçede son 60-70 sahifesini okuyacağımdır.

Sonra… istikamat Asimov olsa diye hayal ediyorum. Kitaplarını bulmak zor, çok kitap var, nereden başlamak ayrı bir dert. Öte yandan elf, insan, gnome, vs dünyasından farklı bir bilim kurgu okumak da iyi olurdu; tadını kaçırmamak lazım bunun da sürekli okuyarak.

Genel | Yorum Yok »
 

CSO’da Cem Mansur

25 Ekim 2004 Pazartesi, 11:56

Perşembe ve Cuma günü CSO’yu Cem Mansur yönetecekmiş. Pek severim efenim kendilerini… Gitsek güzel olabilur. Ama önceden bilet almak gerek. Bir ara o civarlardan geçersek alalım yaw… Ne güzel olur.

Musiki | Yorum Yok »
 

To spamassassin or not to spamassassin

06 Ekim 2004 Çarşamba, 14:32

qmailrocks kurulumunda qmail-scanner kullanmışlar, oldum olası aleti sevememişimdir.

Bugün de listelerde Enderunix’in qsheff program duyurusunu gördüm. Zabit programları zaten ezelden beridir ilgimi çekiyor, süper mantıklı bir yaklaşım olarak, benim ezelden beridir hayal ettiğim attachment filtrelemesini yapıyor virüs taramasından önce.

Zabit’i sokmayı uzun zamandır istiyorum araya… qsheff + Zabit + clamav için güzel bir de doküman koymuş Barış Şimşek sayfaya… qmail-scanner’ı direk by-pass etmek için güzel bir fırsat. Arada spamassassin’i de mi harcasam, onda kararsızım.

Zabit tabii ki Spamassassin’in işini yapmıyor, onla da ilgili değil zaten aslında. Sadece spam’i direk çöpe atmadığın, “spam bu” diye işaretledikten sonra, spam taraması için o kadar harcanan kaynağa değiyor mu diye düşünmeden edemiyorum… Sonuçta sadece spam’leri bir folder’da toplamaya yarıyor, o da kullananlar için. Spam’i gözle kontrol etmeden direk çöpe atmak da göt ister… ben de bile yok o.

Gezegen | Yorum Yok »
 

Pisi pisi…

06 Ekim 2004 Çarşamba, 14:24

Enver’e Gaim ile ilgili bişiler sorunca, tabii atladı üzerime Gaim nasıl diye, ben de aslında sadece cebir için kullandığımı belirttim. Çok daha “hafif” olan Gossip’i önerdi. Tabii baktım ki alet zilyon tane Gnome libi kullanıyor ufaktan giydirdim “kardiş o herhalde Gnome için daha hafif, Gaim en azından sadece Gtk bağımlısı” didim…

Tabii Jabber’ın sayfasına gitmişken, oradaki istemcilere de sıradan göz attım. Yenileri eklenmiş, eklenenlerden biri de Psi… Kurdum, hoşuma gitti gözüküyor. Daha Licq’ya benzer buldum. Qt kullanıyor, hızlı da açılıyor meret.

Şimdilik kullanıyorum bakalım… ilk izlenim gibi olursa, ben iki program çalıştırırım yaw ne olacak…

Gezegen | Yorum Yok »
 

Lan lan lan çok-lan…

06 Ekim 2004 Çarşamba, 14:17

Yahu uzuun zamandır aradığım bir özelliği Windowmaker’da keşfettim. Hangi uygulamanın hangi workspace’de açılacağını belirleyebiliyorsun. Window attribute kısmında “evladım sen çalıştığın zaman şu masaüstünde açıl” diyebiliyorsun.

Allaam adamlar kaç sene önce ne muhteşem pencere yöneticisi yapmışlar…

Gezegen | Yorum Yok »
 

Büyücüavcısı gitti… hoş geldin Selgeçidi

06 Ekim 2004 Çarşamba, 10:17

Sanki daha uzun süre okuyacakmışım gibi gözüken Büyücüavcısı kitabı, dün 100+ sayfa okumam sonucunda tozlu raflarda yerini aldı.

Bugüne kadar bu okuduğum 3. seri. İlk 2 serideki kitaplarda, kitaplar her ne kadar birbirini takip etse de, bir şekilde kendi içinde bitiyordu, bir sonraki kitaba geçmeden önce biraz bekleyip sindirmeye çalışıyordum ve bir süre sonra yeni hikaye/çevreye ve temel birçok karaktere yelken açıyordum.

Büyücüavcısı’nda ise algıladığım kadarıyla böyle olmadı. Selgeçidi’nin başına baktığım kadarıyla aynı çevrede geçiyor ve muhtemelen aynı karakterler etrafında dönecek. Daha önce okuduklarımda hep birkaç ana karakter, bir sonraki kitapta başka bir mekanda işe koyulurlar ve başka insanlarla tanışırlardı.

Selgeçidi’nin ilk kitaptan çok farklı olmayacak olması aslında bir taraftan güzel, çünkü benim yer isimleri/tasvir aklımda tutma sorunum olduğundan kitapların başında genelde hikayeye ısınmakta zorlanırım.

Ama umarım sakız gibi uzatıp bokunu çıkarmazlar. Gerçi Elaine Cunningham’in daha önce bir serisini daha okudum, öyle bir huyu yok, ona güveniyorum.

Kitap | Yorum Yok »
 

Fun Palace

06 Ekim 2004 Çarşamba, 09:28

Giderek eski “yürüyüş” müziklerimi bulmaya başladım. Yürüyüş müziği diye bir tanım varsa da benim kastettiklerimin onunla ilgisi yok. Seneler önce bir dönem sürekli yürürken dinlendiğim müzikler bu kategoriye giriyor benim için. Bugün uzun süre sonra yürürken Annihilator dinledim. Nostalci oldum. Üniversitedeki ilk yılımda İzmir’de bol bol dinlerdim bunu, orada tanıştırılmıştım daha doğrusu.

Eski iki albümü Alice in Hell ve Never Neverland pek sever, Set the World on Fire’ı fazla “stüdyo”da mükemmelleştirilmiş bulsam da hoşlandırdım. Bir süre sonra yeni bir albümü çıkmıştı (King of the Kill), ondan çok hazzetmemiştim. Tabii web’den Annihilator’ın diskografisine bakınca rezilliğin diz boyu olduğunu anladım. Yeni albüm diye hatırladığım 1995′te çıkmış, tee 9 sene önce. Set the World on Fire ise 1993′te çıkmış, o zaman Osiki Warp 3 daha yeni çıkmıştı. Anneeeee… yaşlanıyorum yaw.

Musiki | Yorum Yok »