Özgür Yazılım Yaz Kampı 2022’nin Ardından
01 Eylül 2022 Perşembe, 16:17Mustafa Akgül Özgür Yazılım Yaz Kampı bu yıl 11. kez yapıldı. Her sene kamp dolu dolu geçer, insanlar kamptan döndükten sonra günlük (blog) yazıları yazar, ben de gıptayla bakarım, “şunları halledeyim, yazarım” derim, sonra iyice “gerçek yaşama” dönüşümü yaşadıktan sonra da fırsatım olmaz.
Bu kez ne değişti de yazabildim? Kampın organizasyonunda görev almadım!
Bir sınıfta 10 gün olarak yapılan ilk yaz kampında (2010) sadece bir gün eğitim vererek dönmüştüm. İkinci yıl yaz ayları yaklaştığında ise Akgül Hoca bana kamp tarihlerinde by-pass ameliyatı olacağını söylediğinde ise ağzımdan o sözler döküldü: “tamam hocam, ben üstlenirim”. 2011 ve sonrasındaki 9 yılda, geleneksel şekline (15 gün, paralel sınıflar, farklı konular) dönüşen kampta yüzlerce kişi ile beraber emek verdik. Çeşitliliğimiz, farklı karakterlerimiz, farklı uzmanlıklarımız, fikir ayrılıklarımız kampı zenginleştirdi. 2019’a geldiğimizde 15 gün, 25 paralel sınıf, 600+ katılımcı ile Bolu’da tanınıyor ve bekleniyorduk. Daha önce eğitim alanlar artık eğitim vermeye geliyor; geçen yıllar sonrasında artık üniversitede akademisyen olarak öğrencilerini kampa gönderenler vardı.
Yaz kampının beslediği ve ondan beslendiği, eski adıyla “Akademik Bilişim Öncesi Kurslar”, adını daha güzel koyduğumuz hali ile “Kış Kampı” da 4 gün olmasının da avantajıyla farklı bir biçimde serpildi. 2020’de Eskişehir’de, Akademik Bilişim Konferansı o yıl yapılmamasına rağmen, 60+ sınıf, 100+ eğitmen, 1400 katılımcı ile yapılmıştı. Eskişehir merkezinde bir kamp katılımcısı, eğitmeni ya da görevlisi ile karşılaşmadan yürümek mümkün değil gibiydi :)
Sonra ne oldu? 2020 yaz kampı için tarihler bile belirlenmişti. Tam duyuruya hazırlanırken Mart’ta küresel salgın (pandemi) oldu. Geçer mi diye umutla bekledik, geçmedi. Bir yıl iptal oldu, sonraki yıl umudumuz bile yoktu.
2022 Mart’ında üniversitesinin kapısını yaz kampı için çaldığımızda herkes tedirgindi. Pandemi hala tamamen bitmemişti, sınıf mevcutları en büyük sorundu. Araya koskoca iki yıl girmiş, kampta görev alan ve eğitim veren insanlar yaşamda başka yerlere savrulmuştu. Bolu’daki “paydaşlarımız”da da yaşam iki senedir devam ediyor ve değişiyordu. Pandeminin yaz aylarında nasıl bir seyri olacağı da belli değildi.
Pandemi, organizasyonu yapan Linux Kullanıcıları Derneği’ne de iyi gelmemişti. Her yıl en az 2-3 kez yüzyüze gelen insanlar bu kadar uzun süre ayrı düşmeye alışık değildi. Genel kurul yapılarak tekrar yönetim seçildiğinde Temmuz’un başı idi. Üniversiteden resmi onay da ancak aynı tarihlerde gelebildi. 4-5 ay süren kamp hazırlıkları bir anda 1.5 aya sıkışmıştı.
İşte o sırada hayalini kurabildiğim ama gerçekleşmesini beklemediğim bir değişiklik oldu. Yeni göreve gelen yönetim, tüm ekip olarak, kamp ile birebir ilgilenerek aktif rol almaya başladı. Elbette geçmiş pratiklerin çoğundan habersizlerdi ama zaten pandeminin yarattığı kopukluk nedeniyle birçok şeyin baştan inşa edilmesi gerekiyordu. Yaşanacak her türlü aksaklığın ise kampın hem uzun bir aradan sonra gerçekleştirilmesi hem de kısa zamanda yapılması gibi iki “sağlam” nedeni vardı. Değişim için uygun bir zamandı.
Sonuç: Kamp tarihinde ilk defa “sınıfım” oldu. Evet, her zaman sınıflara “boşluk doldurmak” ya da “tekrar yapmak” için girdim. Ama hiç baştan sona bir sınıfta görev alamamıştım. Sınıfım dışında “karar verici” herhangi bir görevim olmadığı, hiçbir sorunla uğraşmadığım, sadece “sorulursa” geçmiş uygulamalarla ilgili bilgi verdiğim ve öneride bulunduğum bir kamp süreci geçirdim. Çok farklı ve “dinlendirici” bir deneyimdi :).
Kamptan bir gün önce yine geldim ama bu sefer Gölcük çevresindeki yaylalara doğru yürüyüş yaptım :). Derslere ara verilen bir günde yine soluğu Bolu’nun güzel doğasında almıştım bile. Ders aralarında yürüyüşe çıktım, kızılcık topladım, pazara gittim. Kendi kabuğuma çekilebildim, arada iş de halledebildim, kitap da okuyabildim, oyun bile oynadım :P. Elbette yine içimi umutla dolduran yeni insanlarla tanıştım.
Bizi diğer topluluklardan, Linux Kullanıcıları Derneği’ni de diğer sivil toplum kuruluşlarından ayıran herhalde bu bayrak değişimini kavga etmeden, birbirimize küsmeden yapabilmemiz diye düşünüyorum. Aklıma Akgül Hoca’dan sonra LKD’nin başkanlığını üstlendiğim dönem (M.Ö. 2008) geldi. Akgül Hoca beni bilişim STK’larının toplantısına götürmüştü. Diğer STK’ların başkanlarının neredeyse hepsi şaşkın şaşkın bana ve Akgül Hoca’ya bakmıştı. Kafalardaki soru işareti balonları “Ne oldu ki? Akgül Hoca’yı alaşağı mı ettiler? Samimi de gözüküyorlar hala? Kendi isteğiyle niye bir başkasına bıraksın ki?” ve daha niceleri… Onlara çok yabancı bir kavramdı.
Organizasyon tarafında yeni görev alan tüm arkadaşlara (Türker, Gökhan, Bahri, Murathan), geçmiş kamplardaki saha deneyimleriyle görev alarak sürekliliği sağlayanlara (Kadir, Berika, Umut) ve kampa görev değişimi sancılarına rağmen sahip çıkan eğitmenlere (tek tek sayamayacağım) çok teşekkürler. Mevcut olumsuz şartlarda, benim beklentimin üzerinde bir kamp ortaya çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Organizasyonunda görev almayacağım, sadece eğitmenlik yapacağım 2023 kış kampını heyecanla bekliyorum :)
Genel | Yorum Yok »