Öyle bir seyir defteri…

Mutluyum, gururluyum, Slackware yazısını bitirdim…

02 Ocak 2005 Pazar, 22:50

Meren’in dağıtım belgesi için benden uzun zamandır beklediği Slackware yazısını sonunda bitirdim. Aslında bitireli 6-7 saat oluyor ama anca aklettim günlüğüme yazmayı…

Düşünüp not çıkarırken farkettim ki, aslında biraz daha genişletip daha büyük bir yazı/belge haline getirebilirim. Olur da zilyon projem gibi yatırmazsam bunu, belge yapıp yayınlayabilirim ya da belki e-dergide (bir hayata geçse ne güzel olacak) yayınlanabilir. Gerçi bu daha belge formatında, e-dergi için daha güncel bişiler daha güzel olur. Ya da daha “görüş” formatında bişiler…

Eele iste…

Gezegen | Yorum Yok »
 

Infosuna infosuna infosuna baktım… bedava mı sandın, kanıp izleyip kaldım

02 Ocak 2005 Pazar, 14:04

Digitürk’ün guide’ından bakıp işaretlediğim vasat türevinden 1996 yapımı “Göze Göz” diye bir film vardı. Kiefer Sutherland (pek severim), Ed Harris ve Sally Field’ın oynaması sonucunda çekilebilir hale geleceğini düşündüğüm filmi izlemeye başladım. Chuck Norris fırladı ortalığa, bir 5 dakika onu seyrettik. Yaw bu adam olsa nasıl yazmazlar info’ya diye daldım imdb’ye…. Adam filmde olmadığı gibi, 1981 yapımı bir “Göze Göz” filminde oynamış – muhtemelen de izlediğimiz o.

Napıyor bu amcalar, imdb’den bakıp mı info yazıyorlar Digitürk’e…

Film / TV | Yorum Yok »
 

Yeni bir saat yeni bir gün yeni bir insan lazım…

28 Aralık 2004 Salı, 10:43

Daha uzun günler istiyorum… Yapmak istediklerime günler yetmiyor yaw (Doruk the Doyumsuz).

Memat | Yorum Yok »
 

Kayseri dönüşü…

16 Aralık 2004 Perşembe, 15:07

Kayseri yolculuğu hakkında bilahare bişiler yazmayı planlıyorum (hayal ediyorum) ama sıcak sıcak (yeni geldi yenii) dönüş yolculuğundaki servis görevlisini yazmasam olmazdı.

Ömrü hayatımda bööle servis görevlisi görmedim kardeşim. 4.5 saatlik yolculuk sırasında sürekli koşturup durdu.. Kim ne istediyse, anında yaptı, bir gram surat etmedi. Ne zaman aransam adamı bulabildim. Mola sırasında içeride oturanlar üşümesin diye otobüsün kapılarını kapattı. Servis yaptıktan sonra yenilen/içilen masalardaki ıslaklık ve kırıntıları bile sildi. Üstelik kimseyi de rahatsız etmeden bunları becerdi. Madalya takasım geldi adama.

Firmasına yazdım ama mesaj geri döndü (doplar – .com/.com.tr hikayesi denedim geri dönmedi), web formu da ya çalışmıyor ya da Firefox özürlü. Bir ara Wine/IE ile denerim, olmadı bir faks çekerim artıkın…

Gezegen | Yorum Yok »
 

Kozan…

12 Aralık 2004 Pazar, 22:17

Netekim kaç tane hitnet insanı ile görüştüğüm 5-6 saati tek bu başlıkla özetlemek kötü bişi de olsa, Kozan yav. Özlemişim hakikaten. Seneleeeeer oldu görüşmeyeli, diğerleri ile ara ara görüşmüştüm en azından.

Bilgisayar oyunları, animeler, bilim kurgular derken… öslemişim işte yaw. Gerisi hikaye.

Memat | Yorum Yok »
 

Komiim ben…

11 Aralık 2004 Cumartesi, 15:03

İşemek için kalktım… tam merdivene doğru dönmeden mutfağa baktım, açıktaki yoğurdu görünce buzdolabına götürmek için gidip aldım, merdivenlere vardığımda bunu unutup işemek için yukarı çıkmaya başladım, merdivenlerin sonuna geldiğimde elimde yoğurt olduğunu farkedip, onu merdivenin başına bırakıp, tuvalete girip işeyip, geri dönüp yoğurtla beraber aşağı inip, buzdolabına koyup, sonra da yerime oturdum.

Yoğurtla merdivenden geçmezsek çarpılıyomuşuz.

Memat | Yorum Yok »
 

Geçmişten bir bukle…

08 Aralık 2004 Çarşamba, 08:18

Slashdot’ta Intel’in resmi olarak Pentium-II’lerin artık üretilmeyeceği ve yedek parça isteklerinin karşılanmayacağını yazan bir mezar taşı okudum. 1997-2006 diyordu. 1997′ye geri gittim… Yeni işe girmiştim, P2 çıktı diye işyerindeki zekinin biri Pentium 200 MMX’ini bana satmıştı üzerindeki Diamond Stealth 64, Asus ATX anakart, vs ile beraber… (bugünkü Joy). Sonra daha da gerilere gidip Pentium-I’lerin saltanatını ve o dönemde yaptığı sükseyi düşündüm. 486′lardan sonra, PCI veri yolları ve EDO RAM’lerle beraber süper bir geçiş olmuştu. Toprak yoldan asfalta geçmek gibi bişi… Benim gibi verim manyağı biri için Pentium-I’e geçiş hakikaten bir numara olaylardan biriydi.

Gezegen | Yorum Yok »
 

Bu Batıkent manyak bir yer…

15 Kasım 2004 Pazartesi, 11:01

Gazete almak için cüzdanımı arandım evde, bulamadım, hızlıca kapıyı açıp kafayı doğalgaz sayacının üstüne çevirdim. Evet! Cüzdan orada duruyordu. Dün marketten döndükten sonra, taksinin parasını ödedikten sonra cüzdanımı kapının önünde unutmuşum.

Ve… yaklaşık 24 saat boyunca bir kul evin kapısının dışında, bahçesinin içinde bulunan bu cüzdanı ya da içindeki parayı ya da herhangi bişiyi almamış. Aynen bıraktığım gibi duruyordu…

Umarım hep böyle kalır burası.

(umarım ben de biraz daha az dalgın olurum)

Memat | Bu Batıkent manyak bir yer… için yorumlar kapalı
 

Gaark…

14 Kasım 2004 Pazar, 14:29

Di hanım’ın yaptığı kabak ve domatis dolmalarının sonunu bol yoğurtla ağır bir öğlen yemeği olaraktan yidim… Mutluyum gururluyum.

Yemek yerkene okuduğum dünün gazetesinin spor sayfasında bişi dikkatimi çekti, üzerine kutlu yorumlarımdan birini yapamadan geçemedim.

Efenim Çarşamba günü Ukrayna maçı varmış, eski bir dost Lucescu (Ukrayna’da bir takımı çalıştırıyor ya), arayıp milli takım teknik direktörüne Ukrayna hakkında teknik bilgi vermiş, yardım etmiş. Ulen bir kere de burada çalışmış/çalışan teknik direktörler kendi ülke takımlarına yardım etmezler, hatta aksine sürekli bize bilgi verirler. Düşünsenize, Fenerbahçe’nin başındaki Daum’un Türkiye’yle karşılaşacak olan Alman milli takımına bizim oyuncular/lig hakkında bilgi verdiğini. Adamı topa tutar, kazığa oturtur, doğrarlar be…

Memat | Yorum Yok »
 

Uriah Huup!

10 Kasım 2004 Çarşamba, 13:38

Efenim bugün FCH’ta fena halde Uriah Heep dinlemiş bulunuyoruz. Daha doğrusu ben Didem ve Ekin’i maruz bırakmış oluyorum. Bol bol çığlık çığlığa şarkı söylüyoruz anlayacağınız… High&Mighty albümü de bitti, yenisini koyayım.

  • http://www.progarchives.com/Progressive_rock_discography_BAND.asp?band_id=1157
  • http://uriah-heep.com
  • Musiki | Yorum Yok »