Öyle bir seyir defteri…

Tozların arasından çıkan fare

18 Kasım 2005 Cuma, 14:41

Hafta başında harici bir USRobotics faks/modemi bulabilmek için tüm bilgisayar parça deposunun altını üstüne getirdim (hayır, bulamadım — kimdeyse versin!). Bir ana kart kutusunun içinde kalmış iki tane sata kablosu dışında da bir ganimet olmadı. Gerçekten iyi bir tasfiye gerektiği ortada. Parçaların yarıdan fazlasının artık “antik” deposuna kalkmasının ya da daha iyisi tamamen helalleşilmesinin hayallerini kurdum. Deponun ne kadar eskiye gittiğini en iyi anlatan ise bulduğum bir fare oldu :

Tanıştırayım, kendileri benim taa 13-14 yıl önceki ilk PC’mde kullandığım üç tuşlu farem. Ankara’da o dönemler yapılan Hi-Tech fuarından doğru hatırlıyorsam 120 TL’ye (+KDV ile 125 TL galiba) almıştım. Birçok program doğru düzgün desteklemediği için orta tuşunu kullanamamıştım. Jones in the Fast Lane oynarken o orta tuşu kullanmaya alışmaya kastırma görüntüleri sislerin arasından beliriyor.

Gezegen | 1 Yorum »
 

Merhaba robotçuk

18 Kasım 2005 Cuma, 00:40

Dün sonunda yeni mutfak robotunun açılışını havuç rendeleyerek yaptım. Onu akşamı soğan/sarımsak ve domates izledi. Daha önce kullandığım robotlardan farklı görünmesi nedeniyle ilk başta kullanmaktan kaçıp bir süre atıl bile bıraktım onu (selam Ekin).

Robotçuk cam bir hazne üzerine bina çıkma teknolojisi ile oluşturulmuş, ana bir tabanı yok. Cam hazneye kullanacağınız aparatı, üzerine kapatan plastiği, onun üzerine de fişe takılan motor kısmını monte ediyorsunuz. Her işlemde haznenin üzerine üç aparat takmak (eskiden iki idi) ilk başta yorucu geldi.

Öte yandan tabansız ;-) olması, az yer kaplamasını da beraberinde getiriyor. Hazneyi tabana oturtma derdi de kalmıyor. Ortasında bir boru olmaması ise ayrı bir keyif. Cam hazne ısıya dayanıklı olduğundan bulaşık makinası, fırın gibi aletlere de girebiliyor. Ama cam olması, benim gibi sakar bir insanın elinde olmadık riskleri de beraberinde getiriyor.

Bakalım… alışabilirsem güzel olacak, az yer kaplayan ve işimi gören bir robota kavuşmuş olacağım sonunda. Robotu sadece doğrama/rendeleme işleri için kullandığımdan, amuda kalkan bir robot sadece daha fazla yer kaplama işine yarıyordu mutfakta.

Yimmek | Yorum Yok »
 

Tam bir Yunanistan deplasmanı klasiği

17 Kasım 2005 Perşembe, 23:26

Yunanistan’da tamamen dolu ve inleyen bir salonda Efes Pilsen Olympiakos’u uzatmada 78-75 kazandı. Herhalde kazanamasalardı normal süre bitmesine accık kala 3 sayı öndeyken yapılan taktik faule çok ağlayacaktım. Çok çekişmeli, oturduğu yerde izleyen adamı bile geren bir maçtı.

Maçtan aklımda kalan en belirgin sahne, 150 kg’luk rakip oyuncu potaya sayıya giderken Efes’in bir oyuncusunun adamı iki-seksen yere sermesi ama hakemlerin oyuncu hatalı yürüme yaptı diye faul vermemesi — devamında da doğal olarak seyircilerin çıldırmasıydı.

Seyirci çıldırması ve Yunanistan deplasmanı deyince aklıma seneler önce bir sahne geldi. Her an seyirciler sahaya girecekmiş gibi yıkılan bir salonda Efes Pilsen oynuyor. Maçın sonları yaklaşıyor, Efes az bir sayı önde. Tüyü yeni yeni biten Mirsad Türkcan bir faul atışını sayıya çevirdikten sonra arkasını dönüp iki elinin de yumruğunu sıkarak sevinç içinde havaya kaldırıyor. Seyirci çılgına dönüyor. Petar Naumoski hızlıca yanında bitip kollarını aşağı çekiyor (“sağ çıkamayacağız buradan” şeklinde), Mirsad da kafasını çevirip “niye ki abi” şaşkın bakışları atıyor.

Basketbol | Yorum Yok »
 

Ispatanak

17 Kasım 2005 Perşembe, 22:16

Ispanak çok sevdiğim sebzelerden. Bir de ayıklanması ve yıkanması süreci olmasa… 2 kg ıspanağı yemek yapılabilir hale getirene kadar canım çıktı yav. Maro baba, gel de kurtar beni artık.

Naaptın 2 kg ıspanakla derseniz… Çok küçük olmayacak şekilde doğradım, tuzlayıp kendi suyuyla haşladım. Haşlanmasının bitimine yakın ayrı bir tencerede iki yemek kaşığı tereyağını kızdırıp, iki yemek kaşığı unu kavurdum. Sarardığında da iki su bardağı süt kattım. Karıştırarak koyulaşmasını bekledim, sonra suyunu süzdüğüm ıspanakları kattım. Ispanaklar karışımı çekene kadar karıştırarak birkaç dakika daha ısıttım. Ispanakların soğumasını bekleyip, sarımsaklı yoğurtla karıştırıp değişik bir lezzet elde ettim. Meze gibi oldu. Bi güzel de afiyetle yedim (valla hala midemde hissediyorum).

Son zamanlarda pirinç ve/ya kıyma katkılı klasik ıspanak yemeği beni kesmediğinden farklı tatlar aramaya başlamıştım. Ispanağın yanına mantar ve yumurta denemelerinden sonra en başarılısı bu gözüktü bana.

Yimmek | 5 Yorum »
 

Think – Variety

17 Kasım 2005 Perşembe, 20:58

Anlaşıldı. Melodik bir rock grubunun içine suyunu çıkarmadan flüt, viyolin, org gibi aletler girdiği zaman hoşuma gidiyor. Hele biraz da uçmaya meyilli ise pek keyif alıyorum.

Think’in bu Alman-Macar karması tek albümü de öyle bişi işte.

Musiki | Yorum Yok »
 

Bir kere küçük olup yumuşadın mı…

17 Kasım 2005 Perşembe, 16:04

Yeni Microsoft ürünleri sadece 64-bit işlemcilerde çalışacak (bkz).

Harika haber! Tüm 32-bit işlemcili bilgisayarlar bize kaldı demektir.

Gezegen | 1 Yorum »
 

Yalı geldi hoş geldi

15 Kasım 2005 Salı, 13:24

Pardus’un sabah sıcak sıcak çıkan alfa sürümünü herkes gibi biz de indiriyoruz. Valla 40K/s’ın üzerine zor çıkabilmeye başladık saatler ilerledikçe.

Peki Pardus ekibi ne yapıyor şu anda acaba? Bir kısmı uzuun gecelerin ardından uyuyordur. Ayakta olanların ise defrag seyreder gibi dosya transfer istatistiklerini izlediklerinden şüpheleniyorum ;-)

Gezegen | Yorum Yok »
 

Gökten 13 elma düşmüş

11 Kasım 2005 Cuma, 04:48

Biri dandik usb hub’ına,
Biri durduk yerde bozulan Zyxel faks/modeme,
Biri anlam verilemeyen bir şekilde teklemeye başlayan günah tenekesi aromalı cups ile hplaserjet1010 bileşimine,
Biri açılmamış kutusunda aksesuarlarını terk eden mp3 çalara,
Biri evimi her defasında bulamayıp beni geç kaldıran taksi durağına,
Biri Şubat’taki havale ücretini almadığını farkedip şimdi çekmeye karar veren ve beni ATM’de 99.86 YTL’ye bakar bırakan Garanti Bankası’na,
Biri doğalgazı ön ödemeli satan EGO’ya,
Biri pek çok sevdiğimiz kimyasal kanıta,
Biri 7 numaralı ile 8 numaralı binası arasında 500 m olan Güvenlik Caddesi’ne,
Biri döner sermaye ile paraya para demeyen doktorlara,
Biri Ankara’dan İstanbul-Ankara otobüsü rezervasyonu yapmıyoruz (ama satışı yapıyoruz) diye kekleyen Kamil Koç Kızılay bürosuna,
Biri kendini otobüste unutturan notbuk çantasına,

Sonuncusu da o kendini bilene… mezarına geri dön!

Memat | 1 Yorum »
 

Değişik bir tost denemesi

09 Kasım 2005 Çarşamba, 20:55

En sevdiğim ekmek, en sevdiğim sucuk ve en sevdiğim taze kaşarı güzel bir tostta birleştirmek istedim.

Doygun ısıtılınca çok çok lezzetli bir ekmek. Derin dondurucuda bol bol stokluyorum, ısıtarak çözdürüp sıcak sıcak (genelde kahvaltıda) afiyetle yiyorum. Doyurucu bir ekmek. Ama ekmek arası yapmayı çok sevmiyorum, fazla doyurucu oluyor. Kendi yapımım sucuklu kaşarlı tosta aşerdim birkaç saattir fena halde. Tost için bazlama ya da tost ekmeği tercih ederim genelde ama elimde olmadığından ve dışarı çıkıp almaya üşendiğimden Doygun’la yeni bir deneme yaptım. Dondurulmuş dilimlerden birini accık ısıtıp çözdürdükten sonra tırtıklı bir bıçakla ikiye ayırdım. Olabildiğince ince kaşarları dilimleyip kaşar-sucuk-kaşar katmanlarını yerleştirerek ekmek dilimi arası tost yaptım.

Sonuç… hiç fena değildi. Hatta biraz yeşil biber, bir-iki mantar dilimi bile katılabilirdi. Klasik bir kaşarlı-sucuklu tostun yeri elbette ayrı ama bu da farklı bir tat, farklı bir lezzet olabilir.

Yimmek | Yorum Yok »
 

Bitkin bir sonbahar gününün neşesi

09 Kasım 2005 Çarşamba, 16:54

Memat | Yorum Yok »