Sit Alanı'nın Seyir Defteri

Y-oha

Slashdot‘taki habere göre MIT’de bir kısım öğrenci SCIgen isimli bir program yazmışlar. Alet otomatik olarak bilgisayar bilimleri ile ilgili akademik bildiri üretiyor. Eğlenceli olan, programın ürettiği bir otomatik bildirinin gerçek bir konferans olan WMSCI 2005 tarafından kabul edilmiş olması.

Şimdi konferansa gidiş masraflarının karşılanması için bağış topluyorlar. Konferansa gidebilirlerse, yine bilgisayar tarafından rasgele üretilmiş bir konuşma yapacaklar.

Y-oha = (Yuh + oha) / 2

Eski dost XMMS

Neden insanlar (ve ben) hala ninemden kalma XMMS kullanıyor sorusuna dün bir yanıt daha aldım.

Son teknoloji harikası Juk’ta musikileri dosya ismine göre sıraya dizme özelliği yok. Dört başı mamur ID3’lere sahip MP3’ler yokkene, insanlar dosya ismine bilgileri yazıp ona göre sıralarlardı, MP3 çalarlar için çok temel bir fonksiyonalite idi. Son derece “banal” bişi olarak gördüklerinden olsa gerek, geliştiriciler bunu koymamışlar. Tabii ben de birkaç CD’den oluşan bir konser albümünü o özellik olmayınca, dosya isminde düzgün bilgi olmasına rağmen, sıraya dizemedim (Tüyo: XMMS yapabiliyor).

.MPC, .SHN, .WMA, . APE, … Bunların hepsi azınlıkta olsa da kullanılan müzik dosyası biçimleri, Juk hiçbirini çalamasa da XMMS ile uygun eklentilerle çalınabiliyor. Anlamadığım, yeni programlarda öncelikle “temel” ihtiyaçları gidermeden, neden incik boncukla uğraştıkları. Ne kadar “modern” olursa olsun, eskisinin yaptıklarını yapmıyorsa, ne kadar başarılı olabilir ki?

Kısaca… XMMS sen bizim herşeyimizsin :-)
(slogan tadında söylenecek)

Nostalcik

Megadeth’in Youthanasia albümünü dinliyorum. Dave Mustaine’in (muhtemelen stüdyo katkılı) şarkı söyleyebildiği ilk albümdü. Albümün çıktığı üniversite zamanına geri götürdü beni.

“A Tout Le Monde” parçasının ayrı bir yeri var bende. Çoğu kişide olduğu gibi “anaa Megadeth yumuşak parça yapmış”, “anaa intihar meyilli” ya da “anaa ne güzel Fransızca nakaratı var” değil benimkisi. Benim için o parçayı anlamlı kılan; parçanın sözlerinde yer alan, o dönem gerçekten içimde hissettiğim ve ağızlarımdan dökülen bir sözdü :

“If my heart was still alive, I know it would surely break”
“Eğer kalbim hala canlı olsaydı, eminim ki kırılırdı”

Yaya üst-alt geçitlerini nasıl bilirsiniz?

Benimle tabanvay dolaşanlar, yaya geçitleri, arabalar ve yaya hakları ile ilgili derin duygularıma mutlaka maruz kalmışlardır. Hatta bu düşünceler/eylemler yüzünden terörist yaya olarak da adlandırıldığım oldu.

Cumhuriyet’in Ankara ekinin bir önceki sayısında enfes bir yazı yayınlandı. Eser Atak isimli güzel insan, benim senelerdir savunduğum düşünceleri bir çırpıda kaleme döküvermiş.

Ben de üşenmedim, kelimesi kelimesine katıldığım yazıyı günlüğüme aktardım.

Özgür yazılım geliştiricileri ve Rock yıldızları

LinuxWorld’de özgür yazılım projesi geliştirme ile rock grubu kurma arasında bağlantı kuran hoş bir yazı gözüme çarptı.

http://www.linuxworld.com/story/49072.htm?DE=1

İşyeri kaygısı olmadan nasıl günlük tutulur?

Bakınız yapmış amcalar :

http://www.eff.org/Privacy/Anonymity/blog-anonymously.php

Kumanda karmaşası

Her gelen aletin yanında kumandasıyla gelmesiyle oluşan kumanda olayında son noktayı az önce yaşadık. Yeni aldığımız süper-hiper kabloyla DVB’den TV kartına yaptığımız aktarımın kalitesini test edeceedik. Ekin’in Philips DVB receiver’ı açmak için kumandanın düğmesine basmasıyla beraber, sesin gelmesi beklenen Marantz amfinin kilitlenmesi bir oldu. Önce rastlantı sandığımız olayı tekrar oluşturabilmemiz sonucunda bir yaşımıza daha girdik.

Bu işlerin uzmanı, kat kat müzik seti döşeyen odyofil İlkay Uzun’un tekrar önünde saygıyla eğiliyoruz. Seneler önce “one kumanda to rule them all” yaklaşımını getirmişti.

KDE 3.4 ile geçen saatler

Haftasonunda Patrick Volkerding’in sonunda GNOME’u kapının önüne koyup, KDE’yi de 3.4 sürümüne güncellemesi üzerine artık üşengeçlik bahanem de kalmadı, kendi masaüstü makinamda 3.3.2’den 3.4’e geçtim. KDE 3.4 pek keyifli, pek hoş, pek cici…

Akregator bellek canavarı ile RSS okudum, XMMS’i bir kenara koyup Juk’a albüm kapağı yükledim, Konqueror bile web tarayıcısı olarak gözüme başka bir hoş gözükmeye başladı diyeyim… anlayın :-)

Not : Hayır, henüz KOffice değil. Yakında.

Yeni musiki : Cargo

Cargo leziz bir Hollanda grubu. Focus ve Finch‘i andırıyor ama çok daha sakin bir müzik.

Tavsiye feşmekan…

Sahalarda görmek istemediğimiz hareketler bunlar

(Ali Erdinç Köroğlu, Didem Kamoy, Doruk Fişek, A. Murat Eren, Onur Küçük’ün ayağı)