Öyle bir seyir defteri…

DOS oyunları

31 Mart 2006 Cuma, 19:24

Öyle çok oyun meraklısı değilim. Daha doğrusu artık değilim. Eskiden Sierra‘nın macera oyunlarının bağımlısı idim. Metin tabanlı *Quest*’lar beni kendimden geçirirdi. Daha sonra ikonlaştılar, ilgim azaldı ama devam etti. Sierra 7 CD’lik Phantasmagoria ile feci bir deneme yaptı, çuvalladı, başkalaşım geçirdi ve tarih oldu.

Strateji oyunlarını severdim, neredeyse 10 yıldır “yeni” strateji oyunu oynamıyorum. Çözene kadar ıkındırıyor, sonra çok keyif alıyorum ama çözmekle uğraşasım gelmiyor, o ilk aşamayı da o nedenle atlayamıyorum. Eski bildiğim oyunlara arada bir dadanıp (genelde Colonization), oynayıp çok geçmeden bırakıyorum.

Bir de SSI‘nin frp’leri vardı. Onları da pek severdim. Seri halinde 10+ oyun çıkardılar. Sonra onun gibisi olmadı demek isterdim ama oldu, Bioware’in Baldur’s Gate ile başlayan başarılı bir silsilesi oldu. Bir de çok başarılı Türk uyarlaması Lale Savaşçıları vardı tabii.

Geçen gün merihliler robotlarıyla beraber geldiklerinde, arşivlerden bulup SSI oyunlarının setini verdim kendilerine. Şöyle bir heveslendim, DOSBox kursam da kurcalasam o oyunları tekrar diye… İyi ki yapmamışım, dün 1.5 sene sonra DOSBox’ın yeni sürümü çıktı. Herhalde dövünürdüm.

Belki DOSBox’la kasmamak, FreeDOS‘a yönelmek gerçekten mantıklı. Tabii bunu baştan düşünüp dizüstümde onun için bir disk alanı ayırsaydım daha iyidi.

Bi sürü grafik olarak başarılı oyun çıktı, hala gözüm 10 sene önce oynadığım oyunlarda. Sit alanı mı demiştik?

Gezegen | 6 Yorum »
 

Kalp mı dayanır bu maça…

29 Mart 2006 Çarşamba, 22:40

Efes Pilsen, Cibona Zagreb’e bu sene yaptığı 3 maçın 3’ünde de yenildi. Cibona ile deplasmanda tarihte yaptığı 10 maçın sadece 1’ini kazanabildi. Efes’in Avrupa Ligi’nde çeyrek finale çıkabilmek için Cibona ile deplasmanda bu gece yapacağı maçı hem de 7 sayıyla kazanması gerekiyordu. Olasılıksızlık motoruna güvenim tamdı :-)

Son saniyelerde fark arttı azaldı, arttı azaldı, sonunda Efes Cibona’yı 84-77, tam da ihtiyacı olan 7 sayı ile yendi. Uzun zamandır bir maçta bu kadar fazla zıplamamıştım herhalde. Basketbolu bu yüzden seviyorum…

Basketbol | Yorum Yok »
 

Tutun güneşi kaçıyoo

29 Mart 2006 Çarşamba, 13:05

Hava bi karardı, bi karardı… Hava bozacak diye korkmaya başladım. Yaw bahar havası vardı haftalardır Ankara’da, ağaçlar da çiçek açtıydı, yazık olacak derken bir anda ahalice jetonumuz düşüverdi. Günlerdir herkesin konuştuğu güneş tutulması oluyordu. Sokak lambaları bile otomatik yandı. Vay.

Memat | 2 Yorum »
 

Uluborlu’da bilişiyoruz

23 Mart 2006 Perşembe, 23:07

Uluborlu‘daki Meslek Yüksekokulu’nda sıcak bir ortamın bizi beklediğini biliyorduk ama beklediğimizin ötesinde bir ilgiyle karşılaştık. Bir seminer salonu tıka basa doldu :

Yetmedi ilk salonda yapılan video kamera çekiminin aktarılarak projektörle yansıtıldığı ikinci salon da doldu :

LKD standı broşürler ve üyelik formları ile donatılmıştı :

Ah, ah, bir de Haziran-Temmuz gibi kiraz zamanı gelmek vardı…

Gezegen | 1 Yorum »
 

19 Nisan 2001 Perşembe

20 Mart 2006 Pazartesi, 10:52

Dün bahar temizliği #37246376 sırasında bakınız ne buldum :

Serdar Köylü ilk seminerini verirken. Ösledim seni Serdar, alemlere geri dön.

Gezegen | 3 Yorum »
 

KDE masaüstüne uzaktan bağlanmak

19 Mart 2006 Pazar, 21:42

Uzuuun süredir KDE‘nin masaüstü paylaştırma özelliğini kurcalamayı düşünüyordum. Geçen gün sorununu uzaktan tarif edemeyen birisine ulaşmak için kullandık. VNC için kolay kullanımlı bir arayüz olduğunu biliyordum ama bu kadar kolay olduğunu ummamıştım.

KDE Denetim Masası -> Internet ve Ağ -> Masaüstü Paylaşım bölümünden paylaşım koşullarını ayarlıyorsunuz. İsterseniz kişiye “biri geliyor, kabul ediyor musun?” diye uyarı çıkarken, isterseniz belirlenen parolayı giren herkes direk sisteme dalabiliyor. Sonra mı? Yine KDE’nin Uzak Masaüstü Bağlantısı (Krdc) isimli istemcisini çalıştırıp, vnc://bilgisayarismi (ya da IP) yazıp bağlanıyorsunuz. Bu kadar…

Güzel bir teknolojinin kullanımı ne kadar kolay hale getirilebiliyor.

Gezegen | Yorum Yok »
 

Veee çorbaaaaa…

19 Mart 2006 Pazar, 21:20

Birçok yemek yapabilmeme karşın hiçbir zaman çorbalarla barışamadım. Hazır çorbalarla aram iyiydi, hatta kendimden bişiler kataraktan onları zenginleştirdiğim de olmuştu ama hiç sıfırdan çorba yapamamıştım. Denemelerim seyreltilmiş, malzemesi dibe çökmüş, çorbadan çok sulu yemeğe benzeyen sonuçlar üretmişti.

Sonunda oldu! Enfes bir domates çorbası yapmayı başardım. Hem de ölçülü falan — dilediğim zaman tekrar yapabileceğim yavni. Bir kaşıktan biraz fazla tereyağı ile iki kaşık unu kavurdum (topak topak olmamasına dikkat). Yarım litre sütü una yavaş yavaş yedirdim. Yarım litre de su ekledim. Sonra kış gözdesi bir şişe (700g) domates rendesini tencereye boşalttım ve tuz ekledim. El blenderıyla karışımı homojenleştirdim. Kaynadıktan sonra bir 10 dakika daha pişirdim. 4.5 çorba kasesi çıktı, miyam miyam…

Yimmek | 4 Yorum »
 

Şafak 56…

18 Mart 2006 Cumartesi, 17:49 Gezegen | 2 Yorum »
 

Hala yaşıyorum :)

17 Mart 2006 Cuma, 13:30

Hayat devam ediyor. Akıp gidiyor. Yaşadığım deneyimlerin tadını çıkarmaya pek vakit ayır(a)mıyorum şu aralar, seyir defterim de bundan nasibini alıyor.

Memat | 1 Yorum »
 

Firefox’u dizginlemek

09 Mart 2006 Perşembe, 19:57

Firefox‘un dosya indirirken hattı boğazlamasından bir süredir dertliydim. Wget‘te –limit-rate dediğimiz güzelim parametreyi istiyorum aslında sadece. Dosya indiren/gönderen her yazılımın olmazsa olmazı bence.

Eklenti avına çıktım, en kolay yöntem başka bir dosya indirme yöneticisine işi paslamak ve kısıtlamayı orada yapmak gibi gözüktü. Kget var bak ne güzel, hem onu kurcalamış olurum dedim. Dedim demesine de, Kget‘i yazan arkadaşlar aynı anda n tane bağlantı açmasının hız kısıtlamasından daha önemli olduğunu düşünmüşler. Hüsranla kapattım, hoş ve hafif bir arayüz bulana kadar eski tas eski hamam devam ederim dedim.

DownloadWidth eklentisine baktım, öntanımlı ayarlarında Wget vardı ama referrer ve çerez bilgilerini geçirmiyordu. FlashGot‘a baktım, galeri yapmak gibi gereksiz özellikleri olmasına karşın öntanımlı Curl‘ü görüp gerekli tüm bilgileri de aktarıyordu. Enfes… Argüman olarak –limit-rate ekleyeyim dedim… ı-ıh, arkadaşlar kendilerinin tanımladıkları yazılımların ayarlarının biz naçizane kulları tarafından daha genişletmek istenebileceğini düşünmemişler. Sıfırdan yeni bir yazılım tanımladığınızda ayarları ile oynayabiliyorsunuz ama hazır gelenleri değiştiremiyorsunuz.

Tabii özgür yazılımlarda çözümler tükenmez, eklentinin kurulduğu dizindeki components/flashgotService.js dosyasının içini açıp Curl kelimesini tarattığımda ilk eşlemede tüm bilgilere ulaştım. Elle oraya –limit-rate diyebileceğiniz gibi, oradaki parametrelerden kopya çekip ikinci bir Curl de tanımlayabilirsiniz (onu düzenleyebiliyor olacaksınız).

Bir gün GUI programlamaya girişirsem, herhalde ilk yapacağım wget için -tüm- özelliklerinin birebir kullanılabildiği hafif bir grafik arayüz yazmak olur. Linux’ta ilk öğrendiğim yazılımdı (ls‘den falan önce), hatta belki ilk işimi bulmamı da sağladı. Seneler geçti, hala tahtını sallayan olmadı. Belki biraz Curl.

Gezegen | 2 Yorum »