130!
03 Ekim 2004 Pazar, 10:18 | MematYürüyüşleri sabaha kaydırmayı, belki üzerine jimnastik yapmayı planlamıştım. Pazar’ı da tatil ilan edeyim, Pazartesi başlayayım düşüncem vardı. Elin kocakarısının (doktor oluyor bu gazetede yazan beyg) nokta atış 35 dakika muhabbeti bana çok inandırıcı gelmediyse de, sporun etkisinin 5-6 saat süreceği -yağ yakma anlamında olmasa da-, en azından zindelik sağlayacağı bir gerçekti. Ben ise insanlarla interaktif olmadan ve güneşten kaçınma uğruna bu zindelikten faydalanamadığımı düşündüm. Artık hem güneşle hem de insanlarla yüzleşmeliyim… 5-6 saatlik (4-5 olsun, 3-4 olsun) bir zindelik için değer diye düşündüm.
Haftanın geçen günlerinde, her gün her gün tartıya çıkmamı engellemek için haftada bir tartılmaya karar vermiştim. Böylece azar azar oynayan ibre ile az gelen mutluluk yerine, haftada bir toplu mutluluk ve gözle görülür bir değişiklik daha moral verici olacaktı. Pazartesi sabahları haftaya başlarken diye düşündüm bunu.
Dün gece gözlerim kapana kapana 22:00’de yattım. Muhtemelen bir 30-45-60 dakika içinde uyuyabildim (çok başarılı değil yani). Gecenin 4’ünde ise su gibi bir ishal ile kalktım. Çok pişmemiş tavuktan olabilir mi sorusu Didem’de böyle bir hareket olmayınca (onun midesi daha hassastır) kendiliğinden son buldu. O kadar uykumun gelmesi ile birleştirince üşümekten olabileceğini düşündüm. Salonun gürültü ve havasızlığından kaçabilmek için (yeni!) şezlongu dışarı atmış ve nispeten soğuk bir hava kitap okumuştum. Sonra üzerime bişiler de giydim tabii ama zaman az geçmemişti. Tabii soğukta oturmanın yararlı bişi olabileceği düşünceme, Konyak amcanın kitabındaki “dedelerimiz daha soğukta otururdu, vücut o soğukla başetmek için daha çok enerji harcardı” gibi bir cümlesi yol açmıştı. Tabii adamcağız orada “soğukta oturun zayıflarsınız” demeye çalışmamıştı ama benim çarpık zihniyetim o forma soktu olayı. Şimdi tekrar düşündükçe “soğudukça vücut korunmak için yağ bağlar” şeklinde bir yorum da yapılabilir. Her yaz/kış bu yorum Gölge (the kedi) üzerinde gerçekleniyor (ayyhh çok gerçeklenen bir insanım) zaten. Tamamen sıcakta otursam, vücut “yaaw yağlara da gerek yok zaten, üşümüyorum” da diyebilir. Bööle karşıt iki yorumdan sonra, soğuk/sıcak dengesiyle fazla oynamamakta karar kıldım. Kitap okuma olayı ise eninde sonunda içeri taşınmak zorunda kalacak. Üst kattaki aynalı odaya (ferah ferah) bir şezlong atsam rahat rahat okunur kitap, gürültüsüz. Misafir yatağı ile onu, dönüşümlü olarak ortaya koyarız ya da orada hali hazırdaki koltuklardan birini bir tarafıma sokar, onun yerine koyarız.