Türküm Telekomum
22 Şubat 2006 Çarşamba, 20:08 | Gezegen, MematZamanında kurum evrakları, vekaletname, vs ile uğraşmak için vakit olmadığından kendi üzerime aldığım bir telefon hattı vardı. Oraya ADSL hattı alırken de hat benim üzerime olduğu için onu da benim üzerime almıştık. Tabii gel zaman git zaman sonunda muhasebenin gözüne battı, “giderden gösteremiyoruz huleaayn” çığlıkları sonunda kulaklarımı sağır edecek hale gelince eyleme geçmenin zamanıdır diyerek uzun zamandır bekleyen bir işe bugün daldım sonunda.
Ankara’nın azımsanmayacak kısmı Yenimahalle ilçesine bağlı, ben de o nedenle Yenimahalle Telekom Müdürlüğü’nü tanırım yıllardır (bir o, bir de Yenişehir). Toplu taşıma ile çok ayak altından bir yerdedir de, metro rayı üzerinde. Tek problem, hangi metro durağında olduğunu hatırlamamam oldu. Telekom’un olduğu sokaktan biraz aşağı yürüdüğümde hemen metro durağı vardı. Bulurum yauw dedim, topladım bilumum evrakları düştüm yollara (gören de vurdum sırtıma çıkını, ufka doğru yol alıyorum sanacak).
İlk olarak Yenimahalle durağında indim (eh “güvenli” bir seçim). Duraktan çıktım, kafayı dışarı uzattım. Yok yaw. Tanımıyorum ben burayı, hep geldigim sevgili Telekom’um burada değil. Oradaki gazete okuyan güvenlik görevlisine sordum, yok o Demetevler’de dedi. Tamam dedim, geri bindim metroya (nasıl olsa 45 dakika içinde 3 hakkım var). Demetevler’de indim, çıktım dışarı, dedim tamam bu cadde. Yukarı doğru yürümeye başladım. 9. Cadde olması lazım, bir 5-10 dakika yürüdükten sonra ilk tabelası hala hayatta olan sokağa baktım, 3. Cadde, az gittim uz gittim 4. Cadde… Ups (der iz). Galiba Demetevler ile Hastane durakları arasını yürümekle meşgulüm, üstelik epey de gittim, geri de dönülmez bu saatten sonra. Evet, aynen iki durak arasını yukarı eğimli bir yolda teptim. Telekom sokağından da aşağı diil yukarı yürününce dibindeymiş, iyice benim bellek sizlere ömür.
Güvenlik görevlisi Demetevler’de dememiş miydi, ona göre inmedin mi diyeceksiniz. Teorik olarak evet, pratik olarak hayır :-). Adam Demetevler’de dedi, Demetevler durağında demedi (benim hayalimin aksine). Metro durakları o konuda bir acayip, durak isimleri illa semte uymak zorunda olmuyor. Örneğin bir Bahçelievler durağı var, evet yani Bahçelievler’de ama en ucunda bir yerde, kimsenin aklına Bahçelievler deyince orası gelmez.
Neyse, üç durakta mutlu sona ulaştın mı derseniz, öyle olmadı. Gittim sevgili 3. kata çıktım. Devir/iptal bölümüne şutlandım. Tam görevliye sormak üzereyken dilekçe şablonunun üzerinde “telefon hattı devir/iptal, ADSL iptal” yazdığını gördüm. Böyle içimde bir acı büyüyerek sordum — ADSL devrolmuyor nakil oluyor dedi. Nası yani dedim, sadece faturanın geleceği isim farklı olacak; hat aynı telefon aynı. Olmuyor, nakledebilirsiniz, devir için iptal ettirip yenisini alabilirsiniz dedi. Tamam dedim nakil olsun, başka telefona aktarın, o arada sahibi değişsin (ren olmaz mv edelim hesabı) — cık. ADSL’yi halletmeden de telefon hattını devredemeyiz cümlesini de ekleyiverdi. ADSL servisine (iki kat aşağı) yollandım. Ama nası yani dedim, ama öyle yani dediler. E ama telefon devroluyor — ossun ADSL olmuyor dediler. Peki dedim bu iptal/başvuru işini bizim hattımız hiç kesintiye uğramayacak şekilde yapabilecek misiniz dedim, “çalışırız” dediler. Peki statik IP’m kalacak mı — yok onun da aynısını veremeyiz. Bir anda jeton düştü, e peki dedim ben düz iptal ve sıfırdan başvurma işi mi yapacağım o zaman, siz benden bir daha “ayak bastı parası” almayacaksınız değil mi — tabii ki alacağız. Hay şarap çanağınıza, gitti 59 YTL. 59 YTL’si ayrı, statik IP değişecek, hat gidip gelecek, arada kesinti olacak. Ohoo-oof. Tabii bunu tam da İstanbul’a gitmek üzereyken yapmak intihar gibi bişi, kuyruğumu kıstırıp geri döndüm. Tecavüz kaçınılmazsa kesinti olmasın bari diye kurum üzerine olan başka bir hatta önce ikinci bir ADSL bağlatacağım, düzgün bağlandığında gidip diğerini iptal ettireceğim. 59 YTL kaçacak gene bir tarafımıza tabii, o tekelin emri.