Sliding Doors oldum
27 Ekim 2005 Perşembe, 01:17 | Film / TV, MematSeneler önce Sliding Doors (Kayan Kapılar) isimli bir filmin VCD’sini o dönem çalıştığım işyerinin patronundan alıp izlemiştim. Şaşkınlıkla birkaç hafta sonra sinemalara gelmesine tanık oldum (eski bir film sanmıştım). Sonra televizyonda da oynadı.
Çok ahım şahım bir film olmamasına karşın beğendiğim bir fikir üzerine kurulu. Filmin ana karakteri olan kadın işinden kovuluyor, evine dönüş yolunda koşarak bir metroya yetişmeye çalışıyor. Bir sahnede başarıp metroya binebiliyor, diğerinde ise önüne çıkan bir çocuk yüzünden tökezliyor ve metroya yetişemiyor — metronun kapıları kayarak suratına kapanıyor. Film bundan sonra ikiye bölünmüş biçimde ilerliyor ve kadının metroyu yakalayıp yakalayamaması üzerine kadının yaşamı iki farklı rotada gidiyor. Filmin sonu bende büyük hayal kırıklığı yaratsa da, o kısmını yok sayıp filmi severek hatırlamaya devam ediyorum :-)
Bugün benzer bir sahne ben yaşadım. Geç kalmıştım, koşarak metroya yetişmeye çalışıyordum. Daha metronun girişinde yaşlı bir adama çarpıp (dönüp binlerce kere özür dileyip) içeri daldım. Bileti bastım, merdivenleri indim, derken kapılar kapandı ve dışarıda kaldım. 15:00’te geçecek olan otobüsü yakalamam için o metroya binmem gerekiyordu ve gözümün önünden uzun zamandır anımsamadığım o film geçti. Otobüsü yakalayamadığım için yarım saat, bir saat gecikecektim; bütün günüm ona göre kayacaktı, bunlar nelere yol açacaktı? Acaba o metroya binsem farklı neler gelişecekti? Hayatta her gün verdiğimiz bir sürü karar acaba hayatımızın akışını nasıl etkiliyor?
Oradan hoop başka bir anıya atladım. Küçükkene oturduğumuz evden Seğmenler Parkı‘nın içinden geçen 20-25 dakikalık bir yürüyüşle vardığım British Council‘in kütüphanesini sürekli ziyaret eder, kitap ödünç alır okurdum. Bir ara sardığım bir seri kitapta, sayfalar doğrusal gitmiyordu. Her bölümün sonunda okur olarak bir seçim yapıyordun ve ona göre x. sayfadan ya da y. sayfadan okumaya devam ediyordun. Farklı lezzette bir yaklaşım.
Düşüncelerimden beni kurtaran gelen yeni bir metro aracı oldu, kapı kenarı (ve kol dayanabilen) yerime kuruldum ve kitap okumaya başladım. Metroyu kaçırmama rağmen, pikaçu kibin uçaraktan 15’teki araca yetiştim.
“Sliding Doors oldum” İçin Yapılan 3 Yorum
loker 27 Ekim 2005 Perşembe günü dedi ki :
O non-linear kitaplara hyper-text’in ilk örnekleri olarak bakılıyor. Tabii çok non-linear ve çok hyper-text birer insan olduğumu boşvermek lazım, aşil konusunda da seni kınıyor ve sci-fi makalemin yanı sıra aşil’in topuğu, cyrano’nun burnu başlıklı incelememi de sana göndermem gerektiğini fark ediyorum. Tek problem bilgisayarım arkadaşımda, arşivimle birlikte yarenlik görevinde… Bir ara alıp göndereyim, hatırlat bana…
dP 27 Ekim 2005 Perşembe günü dedi ki :
Evet o kitaplari ben de okudum. Evet sliding doors sik sik aklima gelen, geldiginde de bir turlu gitmeyen bir film. Evet film hakkinda aynen yazdigin gibi dusunuyorum.
Sik sik aklima bu secimi yapinca ne oldu, yapmasaydim ne olucak dusunceleri geliyor. Paranoya lives.
Ebru 12 Şubat 2006 Pazar günü dedi ki :
Bu filmi çok aradım fakat bulamadım. Geldiği sene sinemada izlemiştim. Bu filmi nerden bulabilirim vcd’sini veya Dvd’sini almak istiyorum bu konuda yardımcı olabilir misiniz?