Palamutbükü’nün Tabanvay Keşfi 2011/3
09 Eylül 2011 Cuma, 23:01 | GeziPalamutbükü denizden güneşdoğumu ya da denize güneşbatımı izlenebilen bir yer değil. Ancak tepelerin arkasından doğup batabiliyor güneş.
Bugün sabahki menümde bir tepe tırmanışı vardı. Amacım güneş kafasını tepelerin arkasından çıkarmadan önce yüksek bir yere çıkmak ve oradan güneşi seyretmekti. Çevredeki tepelerden birinde vericiler var, vericilerin dikildiği tepelere stabilize de olsa bir araç yolu açılmış oluyor. Ağır ağır ondan yürüyerek çıkılabiliyor.
İşte ben de burada vericilerin bulunduğu tepeyi gözüme kestirdim. 5:52’de çıktım aparttan. Biraz erken çıkmaya çalıştım, hava daha karanlıkken, yoksa güneş çıkmadan tepeye varamam dedim. Liman yönünde koyun sonuna kadar yürüyüp, yol bittiğinde [46] sağa döndüm ve yürümeye devam ettim. 6:10’da tepeye çıkacak olan yolun ayrıldığı noktaya [47] gelmiştim. Oradan itibaren tepeye çıkış başladı.
Çeşitli ayrımlara [48] [58] [49] [50] aldırış etmeden yoluma devam ettim. [51] noktası neredeyse çıkışın yarı noktasında, burada bir kulübe bulunuyor. Oraya vardığımda gökyüzü kızarmaya başlamıştı ve ben artık zirveye zamanında varamayacağımı düşünmeye başlamıştım. İstifimi bozmadan yürümeye devam ettim, yine merak ettiğim bir ayrımı [52] da pas geçerek 6:49’da GPS’ime göre 245m rakımlı tepeye [53] ulaştım.
Ben tepeye vardıktan birkaç dakika sonra güneş kafasını tepelerin arkasından uzatmaya başladı. Ben böyle ağır ağır doğuşunu izleyeceğim zannederken hızla ilerlemeye başladı, daha bir dakika olmadan tüm heybetiyle tepeden kurtarmış gökyüzüne ilerliyordu bile.
Adını bilmediğim bu “verici tepesi” çevreyi görmek açısından güzel bir nokta. Etraftaki yolların bir nevi haritasını da görebildim. Örneğin tepeye doğru saptığım, limanın devamı olan yolun aslında dün Cumalı’ya yürüdüğüm yolla birleştiğini, farklı bir yere gitmediğini gördüm. Manzara bir harika tabii. Özellikle ufuğa yakın gözüken, altlarına sis inmiş ama sadece tepeleri gözüken dağlar çok güzel görünüyordu.
Yavaş yavaş kendimi aşağı salmaya başladım, yan yolları da keşfedecek zamanım vardı. İlkine [52] hevesle saptım. Çok güzel bir koya inecek patika olduğunu düşünüyordum. Ancak birkaç adım atıp kafamı kaldırdığımda üzücü bir sahne ile karşılaştım: Çöp! [54] Çöp derken birkaç taneden falan bahsetmiyorum, kamyonlarla falan boşaltılan türden çöpten bahsediyorum. Bitki örtüsü büyük bir alanda dümdüz edilip oraya çöp dökülmüş. Yeşil, tepeye bu kadar yakın, güzel manzaralı bir yere yapılası iş mi bu… herhangi bir yere yapılacak iş mi tabii, o ayrı. Çöplerin arasında geçerek açıklığın ucuna kadar geldim. Harika bir V şeklinde koy görüntüsü beni bekliyordu. Ancak bakındığımda koya inen açılmış bir patika yoktu. Ben de biraz seyreyledikten sonra geri döndüm.
Terletici bir çıkıştan sonra iniş çok rahattı elbette. Rehavete fazla kapılıp bir yerde kayıp kıçımın üzerine oturdum — neyse ki çook ağır çekim bir inişti, sanki yavaşça oturmak gibiydi. Dolana dolana inerken bu kez [50] ayrımından saptım. İlerlerken [55], [56], [57] ayrımlarını geçtim ve yol bitti. Dönüp tek tek ayrımları keşfettiysem de, ağaçlıklara dalıp kendimi aşağıda bulmak dışında bir yere ulaşamadım.
Tek tek deneyince de, [48], [49], [58] ise aynı yerlere çıkan, o da bir yere varmayan yol ayrımları olduğunu farkettim.
Tüm bu (başarısız) yan yol keşiflerinin ardından Palamutbükü sahiline dönerek yürüyüşü tamamladım (ve kendimi denize attım).
Rotayı özetlersek, (yan yollara sapmadan) aşağı yukarı 1 saatte çıkabileceğiniz, ondan daha kısa zamanda inebileceğiniz, bol manzaralı bir yolculuk. Eğimden dolayı biraz zorlayıcı olabilir ama yeter miktarda su alırsanız ve soluklanmaya ihmal etmezseniz, hiç zorlanmadan varabilirsiniz. Sert tabanlı bir ayakkabı önereceğim, stabilize yolda taşların sizi yormaması için.
* * *
Not: Numaralara uygun bir halde koordinatları GPX biçeminde indirebilirsiniz. GPX okuyan bir uygulamanız yoksa dert etmeyin, herhangi bir metin düzenleyicisi ile açsanız da okunur bir halde.