Sonunda damak tadıma uygun bir halini yakaladım. Daha önce yaptıklarım ya çok pişmiş ya çok kuru ya çok simsiyah ya da gözünün üstünde kaşı oluyordu.
En önemli parça olan mantar için “Hürrem Sultan” mantarından (Truman Şov vari biçimde elinde mantar paketi ile gülümseyen bir tip hayal edin) şaşmıyorum. Oldukça başarılı kendileri. Gima’dan edinilebiliyor.
400 g mantarı yıkadıktan sonra limonlu (tuzlu) suda yumuşayıncaya kadar yarı haşladım ve sonra suyunu süzdüm. Limon mantarın renginin kararmasını da engelliyor (Ekin‘e ipucu için teşekkürler).
Tavada kırmızı toz acı biberi az miktar (ölçmek için hayatta kaşık kirletemem — göz kararı) zeytinyağında kızdırdım. Bir orta boy soğanı halka şeklinde, üç diş sarımsağı da küçük parçalar halinde (ama ezilmiş değil) doğrayıp zeytinyağı ile kavurdum. Çekirdeklerini çıkararak iki kırmızı (dolmalık) ve iki yeşil biberi biraz kalın halkalar şeklinde doğradım ve tavaya kattım. Yarı pişmiş mantarları da boyuna çok ince olmayan birkaç dilim olarak kesip diğer arkadaşlarının yanına ekledim. Bir tane domatesi yine büyük parçalar halinde doğrayıp tavaya ekledim. Karabiber kaçınılmaz bir baharat ve bir miktar tuz. Sonra orta ateşte (kapağını kapatıp) arada bir karıştırarak pişirdim. Mantar dışındakiler orta karar pişince (canları çıkmadan) ateşten aldım.
Sonunda elde ettiğim lezzete baktığımda, işin sırrı (olinde, iki kere rafine) malzemeleri robottan geçirmemek / fazla küçük doğramamakta ve sebzeleri çok pişirmemekte. Böyle yapınca yemeğin içinde malzemelerin hepsini tane tane ağzınızda hissediyorsunuz. NKA, pişen bir yemekte soğan, sarımsak, biber gibi parçaları olabildiğince görünmez yapıp — çok pişirip ana yemeğin ön plana çıkmasına dikkat ederim. Ancak mantar sote durumunda tersi benim için daha başarılı oldu.
Kimbilir… farklı lezzetler arayışı belki sebzeleri daha az pişmiş yememe götürür, Montignac da daha mutlu olur.
7 thoughts on “Mantar sote”
Yaw diyorum az pişmiş yemek en güzel yemektir diye, dinletemiyorum.. :-)
Tamam, benim gibi bir vampir olup kan içmenize gerek yok ama öldürmeyin şu sebzeleri, tüm vitamini gidiyo.. (anneanne mode on.)
Yuru be Ekin’im! Kim tutar senieeeeeeee!!!
Ben de yemeklerde bazı sebzelerin çok pişmesine karşıyım. Ne yazık ki bizde de babam sevmediği için sebzeler fazlasıyla ölürdü, en başta da soğan. Ben de bu şekilde öğrendim, belki de alıştım. Yıllar sonra çin yemeğiyle tanıştım, gerçekten her sebzenin tadını ağzımda hissettim. Sonra da çin mutfağının müptelası oldum :) Derken bu işi bizim yemeklere biraz uygulasam nasıl olur dedim. Hatta geçenlerde patates yemeği yaptım. Kocaman soğanları sadece dörde bölüp attım içine. Yemeğin tadı acayip değişti.
Mantar sotenizin sizin için güzel olduğuna inaniyorsanız. Sizi destekliyorum. Ama pişirmede hatalar var ve tadları karıştırmışsınız.
En güzel yemek; en basit olanıdır. Yediğinizde içindekileri damağınızda hissedebilirseniz ondan güzeli yoktur.!!!!!!!
Ama “Renkler ve tatlar tartılaşamaz.” Kişiye özgüdürler.
Mantarın kardeşi sarımsak ve maydanozdur. Mantarla birlikte bunları tereyağında pişirirseniz. Daha lezzetli olur. Tabii ki bir profesyonel kişi olarak Dünya genelindeki tat budur.
Malzemeyi pişirirken, kesimle oluşan malzeme büyüklüğü yemeği etkiler.
Mantarlar katkı maddesiyle yıkanmakta ve beyaz gözükmektedirler. Hem de fazla su emdirilmişlerdir. Hem de sıkınca suyu çıkar.
Bunun aksine kirli mantarlar su emdirilmediklerinden biraz kurudur ve daha lezzetlidirler. Sıkınca suyu çıkmaz.
Bilgilerinize…
şu an çok açım akşama iftara bu tarifi yapmayı düşünüyorum inşallah dediğiniz gibi lezzeti yakalarım
cok tsk ederım yarın aksam yapmayı deneyecegım bakalım bende lezzeti yakalayabilecekmiyim yoksa sadece karnımımı doyurmus olucam…
bende tarifinize uymaya çalışarak, mantarı pişirdim. harika oldu, epeydir mantar yememiştim. teşekkürler…
Comments are closed.