Kendinden geçene kadar şizo
29 Haziran 2009 Pazartesi, 17:51 | MusikiKing Crimson kadar kendi içinde kısa zamanda bu kadar değişken, bu kadar farklı müzikler yapabilen az grup vardır. Beni ilk “In Court of Crimson King” vursa ve “Islands” cilayı çekse de, farklı n tane döneminden en sevdiğim zaman 1973-74 dönemi olsa gerek — David Cross ve John Wetton’lı hali (1973 için James Muir’i de unutmamak gerek). Agresifliği, doğaçlamaları, nam nam…
Belirli bir zaman sonra o dönemin iki stüdyo albümü (Starless and Bible Black, Red) ile yeterince haşır neşir olmuş oluyor insan, müzik fazla “tahmin edilebilir” hale gelince konserlere yöneliyor.
Konsantre bir doz ile sakinleşmek için “Night Watch” konser albümü birebir. Çift CD’de en rafine konser yorumlarıyla doyuyorsunuz. Önceki dönemlerden Crimson parçalarını bu dörtlünün yorumuyla dinlemek de ayrı bir tat (özellikle David Cross’un viyoliniyle).
Fazla “Night Watch”u bilir hale geldiğinizde çözüm var, King Crimson Collectors Club’ın (KCCC) yayınladığı o dönemki konser albümlerine dadanmak. Ses kalitesi onun kadar iyi değil ama farklı varyasyonlar sunuyor insana.
Gavurların deyimiyle “kutsal kase” ise “Great Deceiver” seti. O konser setini baştan sona 4 CD olarak dinlemek tam bir 73-74 dönemi King Crimson konser maratonu, nadir yapılacak ama “merserize” eden bir eylem. Yüzüklerin Efendisi’nin 3 filminin extended sürümlerini arka arkaya seyretmek gibi bişi.
Dün akşam iki tur döndürerek dinlediğim “Night Watch” beni kesmeyince, bugün de hala aşermeye devam edince “o” zamanının geldiği belli oldu. Yaklaşık 5 saatin yarısı geçti bile… Bitince mi? Kendimden geçmiş olursam ne ala, yoksa… bakarız :)
“Kendinden geçene kadar şizo” İçin Yapılan 1 Yorum
Do 29 Haziran 2009 Pazartesi günü dedi ki :
Üzerine birkaç saat sessizlik (yağmur, gök gürültüsü, böcek vızıltıları, vs) iyi geliyormuş.