Buzlar çözülünce
08 Şubat 2006 Çarşamba, 19:13 | Film / TV, MematAnkara’da ben (az olan) ömrühayatımda bu kadar uzun ve soğuk bir dönem görmedim. Hava sıcaklığı iki hafta boyunca gece -10 ile -19 arasında gezdi. Kaloriferler forla (fora kelimesinden az önce türettim) yandı. Hava sıcaklığı gündüz bile 0’ın üzerine çıkmadığından her taraf karla kaplı kaldı. Sanki dağlık bir bölge gibiydi. Trafik azaldı, insanlar daha çok toplu taşıma ve taksi kullanmaya başladılar. Araçlar yavaş gittiğinden bir yerden bir yere gitmek de daha fazla zaman aldı. Erikli’den damacana ile su istediğimde tamamen donmuş gelmesi ayrı bir boylamdı. “Doktor bu ne?” dediğimde de adam ellerini yana açarak “Hepsi böyle abi” demişti. Suyu içebilmek için çözülmesi bile bir güne yakın zaman aldıydı.
Birkaç gündür hava pek ısındı. Isındı dediğim, artık gündüz 0’ın üstünü görebiliyor, geceleri de -4, -5 civarlarında geziyor. Hayat normale dönmeye başladı. Karlar eriyor, sokaklarda su formunda akıyorlar. Donan su borularındaki sular çözüldü. Tabii her boru bu acıya dayanamadı, Türközü’ndeki Genç Kız Evi‘ni su bastı. Trafik de geri döndü tabii, insanların kendilerine güvenemeyip karların içinde gömülü bıraktıkları arabaları tekrar yollarda.
Buzlar Çözülmeden filmi aklıma geldi, aslında tiyatro oyunundan uyarlama olduğunu okumuştum ama hiç tiyatroda izleme fırsatım olmadı. Türk sinemasında izlediğim nadir “kör göze parmak” olmayan, mesaj kaygısını buram buram hissetmediğiniz akıl dolu bir film. Yolları kardan kapanan bir Anadolu kasabasında geçiyor, hala rastladıkça takılıp izliyorum.