Aahh… Hatay
09 Şubat 2006 Perşembe, 20:03 | Memat, YimmekBugün Cumhuriyet’in Gezi ekinde Antakya’yı görünce içim kıpır kıpır oldu, hafiften de cız oldu. Herhalde gittiğim şehirler arasında en içimde kalan odur.
2.5 sene önce Mustafa Kemal Üniversitesi’ne iki gün boyunca özgür yazılımları anlatmak için gitmiştik. Hayatımda böyle bir sıcak ve nem yaşamadım. Resmen yürümüyordum, yüzüyordum havanın içinde. O sırada kilo problemim de had safhadaydı. Konuşma yaparken terler boşanıp durdu, ıslak olmayı hiç sevmem — ona alıştım, sadece konuşmamı engellemesin diye yüzümdeki terleri silmeye yetişemiyordum. Sonra yemek arası verdik, konferans salonundan dışarı çıkmamla beraber hareketlerim bir ağırlaştı. Yüzüyordum mu demiştim, artık yüzemiyordum da. Konferans salonundaki klimalar meğersem çok işe yarıyormuş da, haberim yokmuş. Kendimizi güç bela konferans salonuna geri atıp yemeği de orada yedik :-)
Peki bu kadar sıcak bir şehir nasıl içimde kaldı? Yemekler. Yemek deyip geçmeyin. Sanki birçok sofranın uyumlu bir birleşimi gibi. Tıpkı şehrin kendisi gibi. Harbiye’de yediğim mezeleri, salataları ve tavuğu mu sayayım, kıyma yerine biber kullanılan enfes lahmacunu mu, adını aklımda tutamadığım çeşit çeşit yemekleri mi… Son gün künefe yemeye fırsatımız olmamıştı; “yola çıkmamız lazım, pişmesi uzun sürer” feryatlarımızı dinlemeyen misafirperver ev sahiplerimizin “künefesiz olmaz, otobüsü bekletiriz” demesi üzerine, biz otobüsün kalkmasına 9 dakika kala yemek yediğimiz lokantadan kalkıp, künefecilerin toplandığı bir sokağa yola koyulmuştuk. Sokak derken dalga geçmiyorum; karşılıklı en az 5-6 tane künefeci, sürekli pişen bir tepsi künefe… Oturmamızla önümüze şerbet içinde yüzen künefe gelmesi bir oldu. Tamam dedim, yandık… Çok ağır gelecek, yolda uyuyamayacağım. Hayatımda yediğim en hafif künefeydi. Ve otobüse de zamanında yetiştik ;-).
Hatay en çok künefesiyle tanınır. Künefe harika gerçekten ama diğer yemeklerin yanında hikaye kalıyor. Sonra gittiğimiz Adana’da yediğim Adana Kebap’tan bile keyif alamadım, midem Hatay’da kalmıştı.
“Tatile değil, insanlara deneyimlerimizi aktarmaya geldik” parolamız nedeniyle, ev sahiplerimizin ısrarlarına karşın konuşma zamanından çalıp şehri gezmedik. O yüzden tarihi ve doğal güzelliklerinden bahsedemiyorum bile. Sadece mutfağının zenginliği için bile tekrar gidilir, ki daha şehrin kendisini göreceğim. Artık bu sene gidelim yaw, geçen sene zaten sadece bir hafta tatil yapabildim.
Dip Not : Bir de Belinda vardı.