Öyle bir seyir defteri…

Stand blues

05 Aralık 2005 Pazartesi, 11:28 | Gezegen

Dün Compex’teki LKD standına uğradım. Standda durmaya durmaya paslanmışım, sinirlerim de gevşemiş.

Cici yüzlü bir hanım kızımız sorgular renkli gözleri ile Pardus’un betasının kurulu olduğu notbuğa bakıyordu. Kablosuz fareyi hareket ettirerek “kendiniz de kullanabilirsiniz” dedim (fare kablosuz olunca notbuğun parçası olduğunu anlamayıp “Linux da faresiz kullanılıyor demek ki ama nasıl” bakışları fırlatabiliyorlar).

– Bilmiyorum hiç.
– Bilmeniz gerekmiyor, kolaydır kullanımı, buyrun kendiniz deneyin.
– Çok zor.
– Kullanım olarak ne farkı var ki, bakın fareyle tıklıyorsunuz, menüsü açılıyor, program seçiyorsunuz (göstererek).
– Ben ötekine alışmışım

diyerek uzaklaştı. Arkasından “Yaw şu notbuğu Microsoft standına koyup, ‘aha Windows’un yeni sürümü Vista bu’ desek bayılırlardı. Ne kadar da güzel olmuş, çok kolaylaştırmışlar, yapmışlar aabi diye dolaşırlardı.” diye söylenmeden duramadım.

Fuar ziyaretçilerinin sevimli ;;-) sorularına ancak 1.5-2 saat dayanabildim. Gökmen ve Arda ile konuşup toplanma için adama gereksinimleri olmadığına emin olunca arkama bakmadan fuar alanından kaçtım.

1999 yılındaki Cebit’te BSA’nın hemen yanındaki dernek standını hatırlıyorum da… (hani köşede kredi kartlı pepsi makinasının olduğu) BSA’dan geçen Linux ve özgür yazılım standına uğruyordu. Biz de gururla yeni çıkan ve grafik arayüzü ile çok kolay kurulan Corel Linux’tan satıyorduk insanlara. Elimizde ilk defa iyi-kötü bir broşür vardı. O kadar gün boyunca sabahtan akşama kadar şöyle göz ucuyla bakan insanların bile üzerine atlayıp Linux ve özgür yazılım anlatmaya çalışmıştım. Kesmeyince yoldan çevirdiklerim bile olmuştu. Nası bir enerjiydi inanamıyorum. Murat Koç artık benimle “yardımcı olabilir misin abi?” diye dalga geçiyordu.

Standlarda insanlara Linux ve özgür yazılım anlatırken ne de çok şey öğrendim. Belki birebir teknik bilgi öğrenmedim ama insanların gereksinimleri ve bam tellerini keşfederek kendimi o gereksinimlerin nasıl karşılanabileceği yönünde geliştirebildim.

Standda durmak e-posta listelerine benziyor bazı yönlerden. Daha az teknik / daha çok advocacy. Bir de tabii turn-based değil de gerçek zamanlı. Bir soruyu erteleme, mimiklerinizi gizleme, hiç yanıtlamama, Google’dan araştırma gibi olanaklarınız olmuyor.

Kısaca… Standdan ayrılırken arkadaşlara “sizin işiniz de zor abi” diyesim geldi.

Bir Yorum Yazın

You are logged in as . To logout, click here.